Devir, bilgeliği yönlendirebilme becerisine sahip olma devri
‘Large Language Models in Economics’ başlıklı rapora göre; ekonomi alanında faaliyet gösteren akademisyenlerin ve uygulayıcıların %70’inden fazlası aktif biçimde ChatGPT’yi kullanıyor.

Columbia Üniversitesi’nden bir grup ekonomist, 2024 sonunda gerçekleştirdikleri araştırmayla aslında hepimizin alttan alta şüphelendiği o gerçeği matematiksel olarak ortaya koymuş oldu: ChatGPT, ekonomistlerin gündelik pratiğini sessiz ama derinden dönüştürüyor. ‘Large Language Models in Economics’ başlıklı rapora göre, ekonomistlerin yeni sekreteri, asistanı, analizcisi ve hatta bazen yazarı artık bir yapay zekâ.
Bu arada bence bu gayet normal, zira hız ve erişilebilirliğin dozu arttıkça artıyor ve yapay zekanın sunduğu nimetlerden faydalanmamak şaşırtıcı olur.
Araştırmaya göre, ekonomi alanında faaliyet gösteren akademisyenlerin ve uygulayıcıların %70’inden fazlası aktif biçimde ChatGPT’yi kullanıyor. Kullanım alanları da oldukça çeşitli; politika önerilerinin yazımı, karmaşık verilerin özetlenmesi, excel tablolarından öngörü çıkarma ve yapay zekayla yazılmış yapay zeka raporları.
Ekonomistler için asıl devrim ise hız ve erişilebilirlik. Daha önce günler sürecek literatür taramaları ve çeviri işleri, birkaç dakika içinde tamamlanıyor. Ve böylece yapay zekâ sadece üretimi değil bilgiye erişimdeki kast sistemini de yıkıyor.
YAPAY ZEKÂ = BİREYSEL KALDIRAÇ
Araştırmanın en dikkat çeken kısmı, ChatGPT kullanımının bireysel üretkenlik üzerindeki etkisi. Akademik metinlerde ‘kaldıraç’ genellikle finansal bir anlam taşır. Ancak bu raporla birlikte ‘entellektüel kaldıraç’ kavramını da literatüre katmamız gerekiyor. GPT ile çalışan ekonomistler, çalışmayanlara göre aynı sürede 2-3 kat daha fazla çıktıya ulaşıyor. Üstelik bu çıktı daha anlaşılır, daha politik olarak dengeli ve daha yaratıcı bulunuyor.
İşte bu noktada devreye bizim sarkastik sorumuz giriyor:
Peki GPT bu kadar güçlüyse, neden hala bazı şirket raporları “Vizyonumuz, müşteri memnuniyetidir” cümlesiyle başlıyor?
Cevap basit: Kaslar güçlü ama beyin hâlâ 1990’larda.
Şimdi konuyu biraz daha stratejik bir alana çekelim. Columbia’nın araştırması bize yalnızca bir araç değişimini değil, zihniyet devrimini de haber veriyor. Kurumlar arası fark artık kimin daha fazla bütçesi varla değil, kim bilgeliği daha iyi yönlendiriyor ile ölçülecek.
JP Morgan gibi kurumlar yapay zekayla müşteri verisi işliyor, dev fonlar Monzo, Colendi, NuBank’a yatırım yaparak fintek devrimine dahil oluyor. Çünkü bu güç savaşının asıl görünmeyen cephesi, entellektüel verimlilik. Yapay zekâ ekonomisi sadece kod yazanların değil, düşünce üretenlerin oyununu değiştiriyor.
Yeni üretim aracı FLOPs, yeni sermaye ‘bilgeliği yönlendirebilme becerisi.
Artık üretim hattı motor yağı kokmuyor. Kod, veri ve işlemciyle çalışıyor. FLOPs yani ‘Floating Point Operations Per Second’ bir sistemin saniyede kaç matematiksel işlem yapabildiğini ölçüyor. Sanayi devriminin iş gücü kasla ölçülüyordu. Şimdi ise zekâsı işlem gücüyle tarif edilen dijital ajanlar çağındayız. FLOPs, çağımızın buhar gücü. Ama yalnızca FLOPs’a sahip olmak yetmiyor. Asıl mesele, bu işlem gücünü nasıl yönettiğiniz. Çünkü FLOPs bir çekiçse, çiviye değil, probleme nasıl vuracağını bilen ‘zihine’ ihtiyaç duyuyor. İşte burada devreye ‘bilgeliği yönlendirme becerisi’ giriyor. GPT’ye soru sormakla promptmühendisliği arasındaki fark burada başlıyor. FLOPs üretim çiftliğiniz olabilir ama mahsul alabilmek için ne ekeceğinizi bilmeniz gerekir.
Bugün FLOPs zengini şirketler (Google, NVIDIA, OpenAI, Amazon…) bilgi işçiliğini ölçekliyor. Ama asıl farkı FLOPs’u doğru yönetenler yaratıyor. Yeni çağın sermayesi tam olarak bu…



